Bugün:13/04/2024

Safranbolu Gezisi 1. Bölüm: Tarihe Yolculuk

Safranbolu’ya doğru yola çıkmadan önce görmeyi en çok hayal ettiğimiz yer meşhur Safranbolu evleriydi. Safranbolu’da dolu dolu geçen 2 günde bu güzeller güzeli ilçe bize çok daha fazlasını sundu.

Gelenekselliğin geleceğe aktarımının en güzel örneklerini gördük, doğaya, tarihe, sanatta ve mimariye doyduk. Harika yemekler tattık, yörenin güzel insanlarıyla tanıştık, bol bol fotoğraf çektik ve unutulmaz anılar biriktirdik.

Safranbolu’ya gelmek istiyorsanız gezinizi günübirlik planlamamanızı ve 1 gece de olsa burada konaklamanızı öneririm. Çünkü gezecek bir çok farklı yer var ve hepsi uzun uzun vakit ayırmanızı hak ediyor.

Biz Safranbolu’yu aşağıda yazdığım rota sıralama ile gezdik ve hepsine yeterince vakit ayırabildik.

Tarihi Safranbolu Evleri

Safranbolu denince akla ilk evleri geliyor tabi ki… 18-19. yüzyıl Osmanlı kent yaşamını ve o zamanların tarihi dokusunu yansıtan evler taş ve kerpiçten yapılmış ve iki-üç katlı ve geniş ailelere uygun olarak tasarlanmış. Safranbolu evleri yapılırken mükemmel bir şehir planı oluşturulmuş, öyle ki hiç bir ev diğerinin manzarasını ve güneşini kapatmıyor. Çok iyi korunmuş olan bu evlerin günümüzde çoğu sapasağlam ayakta. Konak şeklindeki evlerin kimi geleneksel dekorasyonu korunarak otel olarak kullanılırken kimi de gezi evi olarak hayatına devam ediyor. Safranbolu’da kalacaksanız gecenizi kesinlikle bu konaklardan birinde geçirmenizi öneririz.

Eski Çarşı ve Cinci Han

Gezmeye doyamadığımız yerlerin başında Eski Çarşı geliyor. Korunmuş  tarihi dokusu, sıra sıra dizilmiş dükkanları, meşhur lokumcuları, küçük lokantalarıyla her köşesi ayrı bir güzellik sundu Eski Çarşının…

Küçük gibi görünse de keşfedecek o kadar çok detayı var ki; bence en az 2 saat ayrılmalı bu bölgeye. E tabi insan gezdikçe yoruluyor ve acıkıyor. İşte tam da bu noktada damak çatlatan bir lezzet önerisi: Peruhi…

Safranbolu’nun bu özel yemeği, bir çeşit mantı. İçinde süzme yoğurduyla yumuşacık pişmiş hamuruyla ve üstüne gezdirilen kızgın tereyağıyla tadına doyum olmayan bir lezzete sahip…

Yemekten sonra bir keyif kahvesi içmek içinse en iyi durak Tarihi Cinci Han. Burası merkezde ilk göze çarpan yapılardan biri. 17. yüzyılda yapılmış ve 2004 yılından beri otel, cafe ve restorant olarak hizmet veriyor.

Cinci Han’da Türk kahvesi geleneksel şekilde pişirilip şerbet ve safran lokumuyla servis ediliyor. Kahve keyfinin ardından ise handa kısa bir tura çıkmak ve tarihi detayları keşfetmek mümkün. Hanın en üst katına çıktığınızda ise sizi harika bir Safranbolu manzarası karşılıyor.

Safranbolu Kent Tarihi Müzesi

Geçmişte hükümet konağı olarak kullanılmış bu yapı, şehrin tarihini ve geçmişten bu güne geçirdiği evreleri en güzel şekilde sunuyor.

Her odasında Safranbolu’ya dair farklı bir detay bulunan müzede eski kıyafetler, paralar, ticari hayata ve gündelik yaşama dair izler sergileniyor ve bölgeyi tanımamıza olanak sağlıyor.

Kaymakamlar Gezi Evi

Klasik bir Safranbolu evinin günümüze yansıyan en güzel örneği burası olsa gerek. Dönemin yaşam tarzını birebir gösterecek ve kullanılan eşyaları, gündelik hayatın izlerini gözler önüne serecek şekilde düzenlenmiş.

Ahşap mimarinin estetiği, 3 katta dağılmış ve her biri özenle düzenlenmiş odaları ve bahçesi ile görülmesi gereken bir yapı. Makul bir giriş ücreti ile bu keyifli mekanı gezmeden Safranbolu’dan dönmeyin deriz.

Hıdırlık Tepesi

Safranbolu gezimizde ilk günün son durağı Hıdırlık Tepesiydi. Safranbolu’yu panaromik olarak izlemek, gezdiğimiz yerleri bir de yüksekten görmek için gün batmadan Hıdırlık Tepesine çıktık.

Günün yorgunluğunu atmak, keyifli bir çay yudumlamak ve panaromik Safranbolu fotoğrafları çekmek için ideal bir yer burası. Gün batımından sonra ışıkları yanan ve bambaşka bir seyir keyfine dönüşen şehri izlemek de kesinlikle paha biçilemez…

Yörük Köyü

Köye geldiğimizde, sanki bir zaman makinesinin bizi yüzlerce yıl öncesine ışınlandığını hissettik. Köyün tarihi 750 yıl öncesine dayanıyor ve öyle güzel korunmuş ki, bunu doyasıya hissedebiliyorsunuz.

Safranbolu’nın minik bir minyatürü gibi olan Yörük köyü; ayakta kalan yüzlerce yıllık konakları, nostaljik dokusuyla adeta bir açıkhava müzesi gibi…

Yapılardan en eskisi olan 450 yaşındaki Kasım Sipahioğlu Konağı, köye gelen ziyaretçilerin gezebileceği ve köyün tarihini bizzat yerlisi olan Filiz Teyze’den dinleyebilecekleri harika bir mekan.

Biz Filiz Teyze’nin ününü duymuştuk ama kendisinin gerçekten usta bir hikaye anlatıcısı olduğuna, köye gelenlere A’dan Z’ye rehberlik ettiğine şahit olmak çok güzeldi.

Safranbolu gezimizin ikinci bölümünde görüşmek üzere…

*Türk kentsel tarihinin bozulmaya uğramamış bir örneği olan Safranbolu, geleneksel şehir dokusu, ahşap yığma evleri ve anıtsal yapılarıyla bütünü sit ilan edilmiş ender kentlerden biri olarak UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almaktadır.

Bir cevap yazın